lacivert-tasi-sevinc-cokum

Yeis Yok Ümit Var

Soğuk ve yağmurlu bir akşamda evimde olmanın rehaveti ve günün yorgunluğu nedeni ile uzandığım kanepede akşam haberlerini takip ediyordum. Haber spikeri olgun bir ses tonu ve yerinde kullandığı jest ve mimikleri ile kendisine dikkat kesilmemi sağlıyordu. Spiker, soğukkanlı bir ifade tarzı ile günün haberlerini sırasıyla verdi. Haberleri her zamanki gibi yine cinayetler, dolandırıcılıklar, tecavüzler ve milletin kanayan yarası olan terör olayları oluşturuyordu. Toplumun içinde bulunan bazı bireylerin ahlaki çöküntü nedeni ile işledikleri cinayet, tecavüz, dolandırıcılık vs. suçlarının haberleri ile birlikte 30 yıldır bu yüce milletin başına bela olan terör ve onun oluşturduğu acı gündemi büyük bir iç burkulması ile izledim.  Bu olayların neden olduğu üzüntü hali ile içimden dedim ki bu toplumun fertleri mazilerini, sahip oldukları kültürel değerlerini unutarak birbirlerine ne kadar da eziyet ediyorlar.  Halbuki şöyle bir geriye dönüp baksalar ahlaki anlamda zirve yapmış farklı kökenlerden oluşan Osmanlı tebaasını görecekler. Bir dönüp baksalar geriye omuz omuza çarpışıp bu büyük devleti kuran atalarını görecekler. Sonra fark ettim ki insanımız görme yetisini kaybetmiş. Gözünü açmaktan aciz bir halde derin bir uykunun kucağına atmış kendisini.  Fütursuz, hoyrat bir şekilde cahilliğin yorganını örtmüş üzerine.  Ve bu durumdan da hiç gocunmamış.  Bu vaziyetten hicap duymaya yakın hisler beslemeye başladığı zaman da başka güçlerce tekrar uyutulmuş. Ne kadar acı!

Halbuki bir zamanlar Anadolu ve onun insanı böyle mi idi?  Şimdilerde kan ve gözyaşıyla, şiddetle yoğrulan bu topraklar bir zamanlar bilim ile, kültür ile, mutluluk ile yoğruluyordu. Bu milletin bağrından Yunus Emreler, Mevlana Celaleddin-i Rumiler, Hacı Bayram Veliler vs. çıkıyordu.  Şimdilerde ise teröristler, katiller, tecavüzcüler nam salıyorlar.  Bir zamanlar bu toprakların insanları can kurtarmayı, güçlüklere birlikte göğüs germeyi, zorda kalmışlara yardım etmeyi kendisine şiar edinmişken şimdilerde ise zulmü ve şiddeti baş tacı edinmiştir.

Bu düşünceler kafamın içinde gezinirken uzun bir zaman önce okumuş olduğum Sevinç Çokum hanımefendinin kaleme aldığı ‘Lacivert Taşı’ adlı kitap aklıma geldi.  Değerli yazarımız 20.yy başlarındaki Anadolu’yu ve onun civanmert insanını ne de güzel resmetmişti.  Kitabı tekrar elime aldım ve satırları arasında dolaşmaya başladım.  Kitabın birbiri ardına gelen sayfalarına bakarken bugünlerde silah tutan ellerin bir zamanlar insanlığa rehber olacak eserlerin müellifleri olduğunu, bugünlerde kendisini insanlığa zulmetmeye adamış cani ruhların bir zamanlar kendisini insanı yaşatmaya ve yüceltmeye adadığını tekrar gördüm ve derin bir of çektim. İnsanımızın üzerinde taşıdığı bu âli değerlerin tepetaklak yerlere yuvarlanmasına kahroldum. Bu kahroluşla birlikte içimde şiddetli bir küfür manzumesi birikti. Bu manzume tam dile dökülecekken bir söz doldu zihnimin dehlizlerine. ‘Karanlığa küfredeceğine bir mum yak’ Ne kadar da doğru bir sözdü. Sonra dedim ki içimden küfretmek yok, çalışmak var. Yeis yok, ümit var. Her zaman ümit var olacağıma ve

bir mum yakmak için daima çalışacağıma dair ant içtim. İnsanımızın huzuru için de dua ettim.

Umarım ki kâmil insan olmanın şerefli bayrağını her zaman taşımayı kendisine amaç edinmiş bu aziz millet tekrar bu bayrağı şevk ile eline alır ve hem kendine hem de tüm insanlığa rahat bir nefes aldırır. Ümit dolu huzurlu günler dilerim. Esen kalın.

KİTAP BİLGİLERİ
SEVİNÇ ÇOKUM - LACİVERT TAŞI - ABDURRAHMAN SOLAK - KİTAP YORUM

LACİVERT TAŞI 

KİTAP ADI: Lacivert Taşı

YAZARLAR: Sevinç Çokum

YAYIN EVİ: Kapı Yayınları

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir