Sokak oyunları… Bir zamanlar çocuk gelişiminde en önemli unsur olarak yer alıyorlardı. Ta ki o aptal cihazlar icat edilene kadar! Evet, korkmadan söyleyin televizyon ve bilgisayardan bahsediyorum. Çocukların fikir gelişimine hiçbir katkısı olmayan, tek kaygısı “izlenmek” kelimesinin gavurcası “reyting” peşinde koşturan televizyonlar ve sahneye onlardan sonra çıkan günümüzde oyun makinalarına dönüşen bilgisayarlar.
Hayatta gelişiminizi tamamlayabilmeniz için birçok etaptan geçmeniz gerekir. Bana kalırsa bunlardan bir tanesi de sokak oyunları… İsmi sizi tedirgin etmesin sakın, sokak oyunları denince zihinlerinizde sokak çocuklarının o haksız yaşam rekabeti canlanmasın. Hayata 1-0 geride başlamış oldukları daha ilk günden isimlerinin önüne takılan “sokak” kelimesindendir o çocukların. Ayıbın en büyüğü olarak da bir küçümseme vurgusu haline getirilmiştir onlar dışında herkes tarafından. Ama “sokak oyunları” çıkarır bu karanlıktan kendini; çünkü sokak oyunlarının rengi, dili, dini, ırkı, yaşı yoktur. Kimse bu oyunları oynamak için bir kimliğe veya tanımlamaya ihtiyaç duymaz. Çocuksanız zaten bu sizin en büyük hakkınızdır, gençseniz bir kardeşle kurtarırsınız ha yaşlılık mı? Ruhum genç dersiniz o da kabul olur. Burada tek kural sokak oyunlarından öğreneceklerinizi sizin de sokak oyunlarıyla öğretmenizdir.
Hadi başlayalım…
Uçurtma:Aslında bir oyundan çok oyuncağı andırır uçurtmalar; lakin sokak oyunlarında ilk sırada gelir. Uçurtma insana azmi öğretir. Bir denersiniz olmaz, iki, üç… Belki de onuncu denemede uçurmayı başarırsınız ama her defasında yenisini denersiniz. Ya ipi bol bırakırsınız ya da daha hızlı koşarsınız ama pes etmezsiniz. İşte uçurtma uçana kadar insana azmi öğretir her defasında yeniden denemeyi. Havalandıktan sonra kontrol sizin elinizdedir, gökyüzü ile sizin aranızda bir bağdır o ince iplik. Gökyüzüne çıkmışken uçurtmayı geri döndüren de işte o ipi elinde bulunduran bir bekleyeninin oluşudur. Zor anlarda örneğin aniden çıkan bir fırtınada o ipi sımsıkı tutmayı öğretir, senin olanı kolayca terk etmemeyi ona sımsıkı sarılmayı öğretir. Pilotluğu öğretir bir taraftan hepimizin uçurduğu ilk uçaktır aslında uçurtma…
Evcilik: Evliliğin dünya üzerindeki en masum görüntüsüdür. Aslında her çocuk kendi gördüklerini yazar bu oyunda. Bu yüzden en çok da anne ve babaların bu oyunu izlemeleri gerekir, ebeveynlerin kişiliklerini birkaç saatliğine çocuklarına devridir.
Saklambaç: Heyecanın en yüksek olacağı anlardandır. İçlerinde hafif bir de korku vardır. Temkinli hareket etmeyi, doğru anda doğru karar vermeyi ardından o kararı hızlıca uygulamayı öğretir. Bu kadar karmaşık olduğuna bakmayın fark etmeden öğrenirler bütün bunları.
Sadece 3 oyunda kazanacağımız özellikleri kaç kişisel gelişim kitabı ile telafi edebiliriz farkında mısınız? Çocuklar için kişisel gelişim dersi ilk olarak bu oyunlarda başlar, onlara verilecek en güzel hediye de bu derslerden mahrum bırakmamaktır. Aptal cihazların sanal âlemine dalıp çocukların kişisel gelişimini çalmayın. Umarım bunun için artık geçerli nedenleriniz vardır.