LisanıAşk Dergisi

Lisan-ı Aşk’a Dair

Tam bir sene öncesi… Yazma tutkusunu bir araya getiren amatörler topluluğuyduk her birimiz. Sözlerin kuvvetinden haberdar, derdimizi kelimelerle anlatmaya çalışalım dedik. Profesyonel yazar değildik elbette, belki de hiç dışarı çıkmamıştı yazılarımız tozlu defter sayfalarından. Bu yüzden ürkeklik vardı bir miktar çokça da heyecan.

Çok dolaştık, çok kapı çaldık; kimisi hoş karşıladı düşüncelerimize tercüman oldu, fikir üzerine fikir koyuldu derginin şablonu az çok belli oldu. Kimisi hiç ilgilenmedi, yapamayacağımızı düşündüler ya da akranlarımızın uğraştığı o mühim işler(!) yanında bizimkisi pek ilgilerini çekmemişti. Ama kıvılcım çoktan çakılmıştı, farklı bölümlerden, farklı üniversitelere hatta farklı illere kadar yayıldı bu yangın. Kalemlerden kelimeler dökülmeye başladı, artık yazmanın heyecanı yerini sayfalardaki duygu seline bırakmıştı.

Dilimize, kültürümüze, geleneklerimize olan ilgisizliği eleştirdik. ‘Panpa’ , ‘kardo’ gibi dilimizle alakası olmayan ekran özentisi lafların temizlenmesi için çalıştık. Duygularımız vardı denemelerde belki de birçoğunu yaşamıştık, şiirlere yansıdı iç çekişlerimiz, hayattan kesitti her biri. Artık okuduklarımızın, yaşadıklarımızın, gördüklerimizin, hissettiklerimizin sayfalarda yerini alması gerekiyordu. Okumanın keyfini zaten biliyorduk ama saf değiştirmek, yazıların arka planında olanları görmek istedik. Her zaman tadan taraftaydık deyim yerindeyse bir de mutfakta yer almayı tercih ettik. Hiç de kolay bir iş olmadığını söylemem gerek, yazıları eleştirmek ne kadar da basitmiş. Kelimeleri özenle seçmeniz, duygularınızı yazıyla anlatmanız bekleniyor. Dolayısıyla her sözcüğe derin anlamlar eklemelisiniz, onları öyle bir sıraya sokmalısınız ki başlangıçtan sonuna kim okursa olayın başrolünde kendini bulsun. Tabii ki her insan metni farklı yorumlar; ama sevgi, aşk, mutluluk, hüzün… metindeher birimize bir pay ayırmıştır. Yazar bu payı herkese eşit dağıtmak zorundadır. Yazan taraftaysanız gözlük takmak zorundasınız; ağaçtan düşen bir yaprağı hüzün, yapraktaki bir damlayı umut gösteren bir gözlük.

Aslında biz bir farkındalık peşindeydik. Zengin bir dil, her duyguya karşılık veren kalemlerle dolu bir edebiyattan bir haber yaşamak, neslimizi yaşatmak istemedik. Asrın en büyük gücünü ’kalem’ kullanmaktan aciz olmak istemedik. Anlatacakları olan vardı elbet bizim gibi onları da aramıza almak istedik. Kağıtları konuşturmak istedik, neden aramızdan bir yazar çıkmasın dedik. Amatör kalemler profesyonel yüreklere sahiptik, en sonunda hepimiz Lisan-ı Aşk altında birleştik.

Yazma zevkini yaşamamı ve yaşatmamı sağlayan Lisan-ı Aşk ekibimize, benim dergiye girmemi sağlayan dostum Alkan Koç’a bu zamana kadar aynı amaç için çaba gösterdiğimiz arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ayrıca dergi konusunda bize yol gösteren Erciyes Üniversitesi Edebiyat fakültesinden Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek, Fevzi Çakmak Anadolu Lisesi edebiyat öğretmenleri Hande Asiliskender Fatma Şimşek Tek ve Esra Tünay Kuran hocalarıma bize fikir önderliği yaptıkları için teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.
Amatör kalem profesyonel yüreklerle dolu nice senelere…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir