Uzun zamandır sadece yaşadığımı fark ettim.
Nefes alıp yaşadığımı…
Başka hayati bir fonksiyon göstermeden nefes alıp yaşıyorum. Resimlerin içinde yaşıyorum.
Sonra bir resim çiziyorum geleceğim için.
İçine hiçbir şey yapmıyorum.
Boş bir kağıt parçası gibi görünse de beni anlatıyor.
Boş, bomboş.
Her şeyi yakıyorum şimdi.
İlaç kutularımı, şiirlerimi…
Yerlerine boşluk bırakıyorum insanlara.
İşte en iyi şey budur anlamını kazandırıyorum.
Çok anlamaya çalıştım hiçbir anlam çıkaramadığım paragraflara
Noktalar koydum.
Sonra virgül koydum her birine.
Ardımdakilere konuşma payı bırakarak.
Koca sayfada bir virgül
Geri kalan insanlara bırakılan dopdolu (ama boş) konuşma satırları
Çok konuştuğum zamanlarda bir faydasını görmedim.
Anlatmaya başlayıp da anlaşılamadığı zaman
Ya da anlamamak için ellerinden geleni yapan insanları gördükten sonra
Anlatıcılığı da bırakıp kısaltmalara gidiyorum.
İsmimi bile kısaltarak.
Ve koca koca boşluklar yaratıyorum.
Ama burası bile çok kalabalık olmaya başlıyor.
Koca dünyayı iki kelimeye sığdırdım:
Seni ile başlayan,
Sonuna hep ağız dolusu suslar giren seviyorumlara
İçimde kalan iki kelimeyi dünyaya armağan bırakıyordum hep.
Oysa insanlar bile tek bir şeyden oluşmazken
Seni kelimesi neden hep yarım bırakılıyordu?
Bir sorun vardı hep iletişimde.
Bir şarkının sonunu getirdiğim zaman anladım.
Şüpheli hayatların kirlenmiş halini oluşturuyorduk.
Hani şu zamanların -di hali gibi bir şey galiba.
Griydik biz.
Kiri göstermemeye başlayan…
Beyazın kirlenmiş hali kısaca.
Hiçbir şey hayal ettiğim kadar gerçek değildi.
Düşlerde bile!
O kadar bağırmama rağmen
Sesim bana bile ulaşmıyordu artık.
Ve şunu fark ettim sonra
Aynada bile görüp en çok inandığım
Ve tanıdığım şey gerçeklik değildi
Sadece sandığımın farkına vardım.
Gerçek bile değildim.
Ağzımın içindeki tüm kelimeleri
Ayaklarının dibine düşürdüm.
Bütün kelimelerim çiğnenmeden yutulmuş.
Yalnız bırakıldı duygularım.
Son baktığım sabahın güneşi bile yarım kaldı.
Sonunda anladım ki tek sermayem yalnızlığımdı.
Ama unutmadım parmağımın ucuna dokunduğun zamanı.
Ellerini…
Ellerimi…
Elimin üstünde bıraktığın çamuru…
Ama farkına var ufaklık senin ellerinde kirlendi.
Ellerimden anladım.
Siyah kiri görünmeyen ellerinden bana bulaştı…