Çağrı ÜNÜVAR :Çocukluk denildiği zaman aklınıza neler geliyor?
Ceyhun YILMAZ: Çocukluk denildiği zaman aklıma ilk olarak misket oynamak geliyor.Çok heyecanlı bir oyundu.Annelerimizden izin aldıktan sonra misketleri cebimize doldurup, İstanbul Bahçelievler de ki mahallemizde misket oynardık.Misketleri yan yana dizerdik sol taraftan en başa da gaflik dediğimiz kocaman misketi koyardık.Baş altı,baş yedi vardı onları vurduğumuzda o misketlerin sağ tarafında ki misketleri vuran alırdı.Çok güzel bir oyundu.Misketlerin ne kadar fazlaysa mahallede çocuklar arasında o kadar havan olurdu.Bu durum rütbe gibiydi mahallemizde.Yenildiğimiz zaman misketlerimiz bitince; annemizden babamızdan aldığımız harçlıklarla misket alırdık.Öğle vaktine kadar bu oyun devam ederken, öğlen öğle uykusu çıkardı karşımıza.Annem beni zorla uyumaya götürürdü.Akşamüstü tekrar dışarı çıkardık bu sefer de top oynamak için.O zamanlar için hayatımın en mutlu yıllarıydı diyebilirim.İşte çocukluk denilince aklıma; saflık,temizlik,oyun oynamak geliyor her çocuk gibi.Ben şanslı bir çocuktum.Bunların hepsini yaşayarak büyüdüm.
Çağrı ÜNÜVAR: Çocukken büyüdüğünüzde ne olmak istiyordunuz?
Ceyhun YILMAZ: Tiyatrocu olmak istiyordum.Gerçi o zaman tam olarak tiyatrocu ne demek onu da bilmiyordum da.Tiyatroculuğu;sahne olsun bende çıkıp bir şeyler anlatayım diye düşünüyordum.Bu isteğim nispeten gerçekleşti.Tiyatrocu olamadım ama Zeki Alasya ve Metin Akpınar gibi ustaların kariyerimde ve karakterimin oluşmasında çok büyük etkisi olmuştur.
Çağrı ÜNÜVAR: Askerliğinizi 2002-2003 yılları arasında yaptınız. O zamanlar da gösterilerinize devam etmiştiniz.Orada gösteri yapmakla sivil hayatta gösteri yapmak arasında zorluk veya fark var mı?
Ceyhun YILMAZ: Evet belli başlı farklar var. Askerde gündüz yaptığım bütün gösterilerde herkes erkekti bir kere. Akşamda personele yapıyorduk,onların ailelerine filan.Bir kere özellikle Güneydoğu bölgesinde çok ilgi gördük.Turneye gittiğimizde belki bizim için çok büyük bir etkinlik değildi ama o insanlar için çok önemli bir anlam teşkil ediyordu.Her zaman gelmiyordu oralara bu şekilde ki sahne oyunları.Alaka bakımından da çok fark gördüm.Asker kardeşleri güldürmek çok önemliydi.Onların o çocuksu hallerini hiçbir zaman unutmayacağım.
Çağrı ÜNÜVAR: Sosyal medyanın insanı asosyalleştirdiğine dair haberler çıkmaya başladı.Siz hem sosyal medyayı etkin kullanan biri olarak hem de bu alanda ödül almış biri olarak bu haberler,düşünceler hakkında ki yorumunuz nedir?
Ceyhun YILMAZ: Bu konuda çok kısa bir şey söyleyeceğim.Sosyal medyanın insanı asosyalleştirdiği eleştirisi çağın gerisinde kalmış bir eleştiridir.Çünkü sosyal medya sabitken bunları söylüyorlardı.Yani insanların evlerinden çıkmadığı zamanlarda.Ama şimdi öyle değil ki.3G diye bir şey var.O yüzden bu eleştiri komik oluyor artık.Çünkü her yerde sosyal medya var.Kaldırımda da var,parkta da var,otobüste de var.
Çağrı ÜNÜVAR: Takdir edersiniz ki interaktif bir çağda yaşıyoruz.Bu çağda radyo programcılığına gereken önem veriliyor mu? Radyo programcılığı önümüzde ki yıllarda gelişecek mi yoksa gerileyecek mi?
Ceyhun YILMAZ: Radyo programcılığının sadece yayılma şekli değişiyor.Önceden vericiler ve alıcılar aracılığıyla yayılıyordu.Şimdi internet aracılığıyla yayılıyor.Radyo programcılığı ölmeyecek bir iletişim şeklidir.Büyük kitle iletişim aracı olan internet,diğer kitle iletişim aracı olan radyoyu kapsayacak tıpkı gazeteyi kapsadığı gibi
Çağrı ÜNÜVAR : Sizde şair olduğunuz için şiirden bahsedersek, şiirle ilk tanışmanız ne zaman oldu ve nasıl yazdınız?
Ceyhun YILMAZ:Şiiri ilk filmlerden filan duyuyordum her çocuk gibi. Türk sinemasından, Sadri Alışık’tan falan.O zamanlar tam olarak anlamlandıramıyordum.Sonra ben gayri ihtiyari duygularımı yazma ihtiyacı hissettim.Böyle yazarken de bilmiyordum yazdıklarımın şiir olduğunu.İnsanlar buna şiir diyordu.İlk şairimde Orhan Veli Kanık’tı.onun Pencere şiiriyle tanıştım şiirle.Dört satır bir şiirdir.Sizin içinde okuyayım:
“Pencere,
En iyisi Pencere.
Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa,
Dört duvarı göreceğine.”
Şiir duyguları büyülü bir şekilde ve o dilin ses uyumuna göre kulağa hoş gelen tarzda anlatma sanatıdır. Şiir, içinde tarihi bilgi ve çok hassas dengeler,duygular barındırıyor.O yüzden çok seviyorum şiiri.
Çağrı ÜNÜVAR : Sizin en beğendiniz şair kimdir? Ve o şairle tanışma fırsatı yakaladınız mı?
Ceyhun YILMAZ: En beğendiğim şair Orhan Veli Kanık ve maalesef hayatta olmadığı için onunla tanışma fırsatım olamadı. Çünkü hala benden 2 yaş küçük maalesef 34 yaşında vefat etmiştir. Ama sonra Sunay Akın’ı tanıdım.Sunay Akın’da Orhan Veli kadar kıymet verdiğim şairdir.
Çağrı ÜNÜVAR:Hatta Sunay akında ilk kitabınızın arkasına yazmıştı galiba?
Ceyhun YILMAZ:Tabi o bir gelenek. Onunda ustası onun şiir kitabının arkasını yazmıştı, Cemal Süreyya. .
Çağrı ÜNÜVAR: Sizin,kitabının arkasına yazmayı düşündüğünüz biri var mı?
Ceyhun YILMAZ: Bu konuda yalnız şunu söyleyeceğim; çırak seçer ustasını.
Çağrı ÜNÜVAR :Şiirlerinizin arasında sizin için ayrı bir önemi olan şiiriniz var mı?
Ceyhun YILMAZ: En son kitabımın adı ‘’Sevdiğim ikinci kadınsın sen.’’ Aynı isimli şiirim hissediyorum ki benim adımdan ayrı olarak yaşayacak. Benim adımdan sonra da kalacak olan bir şiir. Bir de ocak ayında çıkacak olan ‘’Seni sevmeyi özledim.seni özlemeyi sevmedim.’’ Kitabımda yer alan ‘’Bensizliğim İçin’’ adında ki şiirde ilki kadar eminim kendisine yol bulacak.
Çağrı ÜNÜVAR:Artık şiir kitaplarına olan talebin düştüğüne dair söylemler var.Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ceyhun YILMAZ: Bence bunu daha genel konuşmak lazım. Mesela kitaba olan talep düştüğünden olabilir.Zaten Dünya kitap okuma haritasında iyi bir yerde değiliz. Ama internetten okumakta, internetin varlığıda kitap gibi cd gibi. Bu yeni alışkanlık yaratan kendine yer bulamayan önemli iki konu. Onunla ilgili olabilir. Şiire olan ilgi düşmez ben onu diyeyim size.İnsanoğlu Sümerlerden bu yana şiire her zaman ilgi duymuştur ve duyacaktır.
Çağrı ÜNÜVAR: Sizin için mizahi tarafınız mı daha önemli şair tarafınız mı?Ya da şöyle sorarsam şiir yazarken mi daha çok keyif alıyorsunuz insanları güldürürken mi?
Ceyhun YILMAZ: Ben her zaman söylüyorum.Ben anlaşılmayı seviyorum.Anlaşılmak için iki yoldur şiir ve mizah.Ben nasıl anlaşılıyorsam,insanlar beni nasıl anlıyorlarsa ondan mutlu olurum.Ben ikisini de aynı keyifle ve mutlulukla yapıyorum.
Çağrı ÜNÜVAR: Bunu sormak pek doğru değil ama twitter’da sosyal yardımlaşmaya dair tweetlerinizi gördükten sonra biraz araştırdım.Kitap satışından elde ettiğiniz gelirlerinizin hepsini sosyal yardımlaşma kurumlarına bağışladığınız öğrendik.Bu konuya sizin ve ünlülerin yaklaşımı nasıl?
Ceyhun YILMAZ: Valla ünlü veya ünsüz insan kendi çapında,kendi bütçesince yardıma muhtaç kişilerin varlığını unutmadan yaşamalı.Ben ilk şiir kitabımın gelirini Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfına bağışlamaya kara verdiğimde 21 yaşımdaydım.Ondan sonra yazdığım kitaplardan elde ettiğim gelirleri çeşitli vakıflara bağışladım.Telif haklarını da bağışladım bu arada.Benden sonra da inşallah iyiliğe sebep olacaklar.Ama bu iyilikte normallik olsun diye uğraşıyoruz.Bu sebeple bu konuda konuşmayı pek sevmiyorum.
Çağrı ÜNÜVAR:Altan Gördüm ile sanırım bir abi-kardeş ilişkiniz var.Bu hayat dizisi setinde mi başladı?Yoksa daha önceden de var mıydı?
Ceyhun YILMAZ: Altan’la Hayat Bilgisi dizisi sayesinde tanıştık.Kızı olsun eşi olsun biz bir aile olduk,dost olduk.İnsan bazen karşısında ki akrabası olmasa bile ona güvendiği zaman onu sevdiği zaman hayatı daha çok seviyor.Altan’la dostluğumuz bu şekilde.
Çağrı ÜNÜVAR:Peki Altan Gördüm’e abi diye mi sesleniyorsunuz? Yoksa Altan diye mi?
Ceyhun YILMAZ: Valla bazen yalnız kaldığımızda Altoş diye sesleniyorum.
Çağrı ÜNÜVAR:Son olarak genç şairlere,yazarlara,hayranlarınıza ve Lisan-Aşk okurlarına söyleyecek bir sözünüz var mı?
Ceyhun YILMAZ:Öncelikle herkese teşekkür ediyorum.Bana kıymet veren,benimle röportaj yapmak isteyen sen başta olmak üzere bu işte emeği geçen herkese Lisan-ı Aşk ekibine teşekkür ediyorum.Edebiyat insanı güzel kılar,edebiyat hayatı güzel kılar.Edebiyattan ayrılmasınlar. Lisan-ı Aşk denilince aklıma Ahmet Haşim’den şu mısralar geliyor;
“Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.”
Çağrı Ünüvar
cagriunuvar@lisan-iask.com
Lisan-ı Aşk
Kasım 2012