Sevginin Toplumsallığı Üzerine

İnsanoğlu tabiatı gereği yaratılış unsuru ve gayesi olarak gönül diye isimlendirdiği ve bir kişiyi bir nesneyi, bir varlığı veyahut bir değeri bu gönlünde baş tacı yaptığı fakat tanımını, tarifini henüz inkişaf edememiş olduğu duygunun ifadesidir sevgi. Diğer varlıklara göre bu sınırsız sermaye ile payidar olan insan, elbette bu sermayeye bir hudut koymamalı.”Gel ne olursan ol yine gel.”tabiri sevginin ve sevmenin yüceliğinin bir emaresidir.

            Nasıl seviliriz? Sorusundan evvel etrafımızda gördüğümüz bir insana, bir varlığa, bir nesneye bu sevgimizi nasıl ortaya koyabiliriz? Sorusunu kendimize bir meşale edinmeliyiz. Hani önümüze gelen her küçük çocuğa karşı herkeste bir şefkat ve sevgi duygusu belirirken, dilenmek zorunda kalan, imkânsızlık ve hor görülmüşlük yüzüne yansıyan bir çocuğu gördüğümüzde bu şefkat abidesi gönüllerimiz bir kez daha hayatın pembe gözlerini o çocuğun üzerinden alıkoyarak, üstün mahlûkun alçaklığına şahit olur.

            Kimi zamansa gözümüzün gönlümüze taht kurduğu bir kişiyi en ufak nifaklar ayırdığında onlar insan gönlünün sadece gözlerinin gördüğünü sevemeyeceğini, Kays’ı Mecnun eden gözünün önündeki Leyla’sı ise, onu çöllerden çöllere pişiren de Mevlası olduğunu zamana ve mekâna inat beşeriyatın maddi tutsaklarda hapsettiği gönlü haykırarak hatırlatır.

             Kimileri içinse sevgi, sevdiğiyle yok olmak demektir. Kendini onun benliğinde gizlemek ve sadece O demekle kendisini bulabilmektir. Bu sevginin derinliğinde kendini sonsuzluk kervanında yok olmanın dirilişiyle Anadolu’nun nice Erenleri, Abdalları ben ben değilim Sen’im, diyebilecek sevgiye ulaşmaktır, tutsaklardan kurtulan sevmenin adı.

             Sonu ayrılıkla bitenin adı lügatte sevgi olsa da gönülde sevmek değildir. Çünkü sevmek, fedakârlık, inanmışlık, sadakatlik ve bağlılığı gerektirir. Sevgili uğrunda çekilen çile sevginin en kutsal nişanesidir.

            Bu yüce sevgiye kavuşmak için insan, bayrağını, vatanını, varlıları, ağaçları, kuşları, mazlumları, ezilmişleri, hastaları, yaşlıları, çocukları sevmeli en önemlisi hepsini O’nun için sevmelidir.”Yaradılan’ı severim Yaradandan ötürü.” misali…

            Sevmek saygıyı, saygı şefkati, şefkat sadakati, sadakat ise huzurlu barış içinde bir hayat sunar bizlere.

                        Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın

                        Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet

                        Sevgiyle bakıyor, gül gibi görüyorsan

                        Sen bahtiyarsın.

Mehmet Fatih Tanyolu
mfatihtanyolu@lisan-iask.com
Mart 2013

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir