tansu-karip-aska-kusmek

AŞKA KÜSMEK

AŞK… Tek kelime 3 harf… Basit gibi görünen koca bir dünya aslında.

Nasıl olur da 3 kelime koca dünyayı içine alır diye düşünebiliriz çoğumuz. Bence bunu yapabilecek en güzel kelime AŞKtır. En çok onun hakkıdır kocaman dünyaları içinde barındırmak. Herkes onun arkasına sığınıp bir çok şey yapmıştır. Kimileri yalan söylemiştir aşkı öne sürerek kimileri şehvetini tatmin etmek için kullanmıştır onu kimi de insanları kullanmıştır kendi istekleri için . Hep aşk suçlanmıştır bu durumlarda kimse insanları suçlamak istemez işte. Çünkü onun manasını herkes anlayamaz. Ona bakarken içindekileri keşfetmek ancak aşkı gerçekten yaşayanların işidir. Bu kişiler dışındakiler içinse ağızlarındaki sakızdan farksızdır aşk.

Kimse kendi suçlarına aşkı ortak etmesin bu dünyada . Çünkü aşk insanları birbirine kenetlemek, mutlu etmek, onlara hayatı yaşanır kılmak için vardır. Aşk güzellikleri içinde barındıran koca bir dünyadır. En sıcak duygu, en vazgeçilmez düşüncedir. Bazen bir bakışla, bazen ses tonumuzla, gülmemizle, ağlamamızla, kimi zaman kalemimizle ettiğimiz arkadaşlıkla gösteriverir kendini bize. Sanki ben buradayım diye haykırırcasına bağırır bazı zamanlarda ne kadar kulak tıkasakta. Hissetmemek yetmez eğer aşk varsa bir yerde o kendini hissettirir en derinde, içimizde.

Oysa en güzel şeyleri de hak eden odur duygular içinde. Gülücükler kondurmuştur insanların yüzüne. Sabaha mutlu uyanmasını sağlamıştır insanların. Sevdiğinden gelen bir çikolata, bir çiçek onu hissettirmek için gelmemiş midir hep? İzlediğimiz filmlerde kendimizi bulduran, müziklere eşlik etmemizi sağlayan, bazen de şiirler yazdıran…
Yalnız iki insanın arasıyla sınırlandırmak tabi ki doğru değildir aşkı, bu ona yapılmış bir bencillik olur doğrusu. Ama aşkı en çok kullanan zor durumda bırakanlarda onlardır. Eğer bir sorun yaşanıyorsa suç aşkta değil kişilerde aranmalıdır. Çünkü o ne kindar, kibirli bir insan ne hep kötüyü yaşatan arkadaş ne de ayağımızı kaydırmak için dünyaya gönderilmiş bir şeytandır. O içinde tüm güzellikleri barındıran bir kaynaktır hiç tükenmeyen.

İki ayrı dünyanın bir olma çabasıdır aşk… Kavgalarda olacaktır, küslüklerde ama bunlar geçicidir sonrasında ki barışmalar aradaki özlemler yaşanan en tatmin edici duyguları barındırır içinde. Hani bir çocuk koşup oynarken susar ya kavgalarımız bunlar gibidir işte ve ardından gelen barış çocuğun en temel ihtiyacı olan su gibidir. Eğer o tartışmalarda kopmuyorsa iki insan birbirinden, kenetleniyorsa daha sıkıca, beraber olmanın sonsuzluğu düşünüyor az da olsa korkuyorsa iki insan birbirini kaybetmekten bu aşkı büyüten şeylerdendir.

Hayat tarzınız değişir kimi zaman kurallarınız, giyim tarzınız, yeme zevkiniz. Yapmam dediğiniz şeyleri yapar halline gelebilirsiniz. En çok değişen şeylerden biride görüntünüzdür. Aşkın bir insana kattığı güzelliği hiçbir makyaj malzemesi katamaz aslında. Gerçekten Aşık olduğunuz anlarda aynanın karşısına geçin ve kendinizi izleyin en son kendinizi ne zaman bu kadar güzel hissettiniz?

Paylaşmayı öğrenmeyse aşkın size kazandırdığı en güzel erdemlerden biridir. Önce beraber zamanlar paylaşılır, sonra mutluluklar. Yaşanılan alanda bunun içine girer zamanla. Hayalken bir yabancıya katlanmak kendi yaşam alanımızda hayat oluverir birden o yabancı bize. Mutsuzluklar da işin içine girdi mi yavaş yavaş hayatlar paylaşılmaya başlar. Ve bir bakmışsınız ki ömürler bir olmuş sonra. Özgürlük diye koşuşturulan nice zamanlara karşı bir insana bağlılığın verdiği huzuru hissetmek gerek aslında.

Bunca güzelliğinden bahsetmişken şunu sormak isterim şimdi: Aşk bu kadar basit mi; her an dillere dolanan, nefretle anılan, yerlerde süründürülen? En güzel şarkılar, şiirler, filmler onun sonucunda ortaya çıkmamışken. Bence ya insanlar aşkın ne olduğunu bilmiyor artık ya da yaşanılan her duyguyu aşk sanıyor. Her ne olursa olsun aşk bunları hak etmiyor sayamadığımız kadar ömürlerimizi güzelliklerle bezemişken. Onun en yüksek yerlerde olması gerek, en güzel ellerde, en tatlı dillerde. Hak etmediği küfürlerle argo sözlerle bir arada yaşamaktan kurtarmak gerek onu. Çünkü o masum; içten, sıcak… Yaşanması gereken en büyük dünya.

Tüm önyargılarımızı yıkalım şimdi ona karşı. Yaşanan olumsuzluklar aşkın sonucu değil kişilerin yanlış tutum ve davranışlarının sonucudur. İnsanların hatalarını aşka maletmek ne kadar doğru? Hayatımız bir dağsa eğer aşkta halatsa bir insan pes etti diye zirveye çıkmaktan vazgeçmek niye? Hayat bize verilmiş bir hediye en güzel şekilde değerlendirmemiz gereken. O zaman şimdi sıkıca sarılalım halata. Bir yol arkadaşı elbet buluruz bize yardım edecek ve zirveden manzarayı keyifle seyredecek 🙂

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir