“Enstantane” Üzerine Fotoğraf
Hepimiz bazen zamanın durmasını isteriz. O an sevdiklerimizle beraberizdir ya da mutluyuzdur. Bazen gözümüzün kadrajına giren enstantaneyi durdurmak isteriz. Ya da içimizdeki duyguları dışa vurmak, ifade etmek isteriz. İşte bu noktada bize en yardımcı olabilecek bir fotoğraf makinesidir.
Fotoğraflarla birlikte zamanda yolculuk yapar, sanatsal hazzı tadarız. Fotoğraf sayesinde zamanın içinde bir şehir gibi gezer, o şehirdeki durakları, yaşamları izleriz. İşte bu noktada zamanı ve mekânı bir nesneye çevirmenin yolu bir deklanşöre basmaktan geçer.
Bazen fotoğrafla anı durdururuz. Yanımızdakiler ile süslediğimiz mekânı nesneye çeviririz. Yıllar sonra da albümlerimizi açar o anı, yanımızdakileri anımsarız. Yalnız bu noktada fotoğraf bazen geçmişi, gerçeği saptırabilir. Genelde fotoğraflarda daha çok birlikte olduğumuz insanları değil, birlikte daha çok fotoğrafımız olan insanları anımsarız.
Kimi zaman fotoğraf bir insan için kendini, duygularını ifade etmedir. Nasıl ki her sanatsal eserin kendi yaşadığı dönemin izlerini yansıttığı gibi her fotoğraf da insanın iç dünyasının izlerini taşır.
Aynı zamanda insanın kendi estetik anlayışını sorgulamada da bir araç olabilir fotoğraf…
Hangimizin annesi, babası, dedesi eski fotoğraflarına bakıp, bir duraksayıp ve ardından iç çekip “vay be ben eskiden…” ile başlayan cümleler kurmamıştır ki? Keza hangimiz demeyeceğiz ki?
A.Vahap Ayzet
Lisan-ı Aşk
Kasım 2012