Kutlu olsun bugünün, bugün hıdrellez günüdür.
“Bahar, bahar” der bakarım,
Sümbülle, nergis takarım.
Gençlik başıma vurunca,
Sevdadan şimşek çakarım.
Günlerden 6 Mayıs… Adı Hıdırellez… Yaz başlangıcı ya da kış bitişi…
Yıllardan beri süregelen Hıdırellez söylencesine göre Hızır ve İlyas -kimi yerde peygamber olduğuna inanılan- iki kardeştir ve biri karada biri denizde yaşar. Bütün yıl ayrı kalan iki kardeş bugün yani 6 Mayıs günü buluşurlar ki bu buluşmanın coşkusunun insanlığa bolluk bereket, şans getirdiğine inanılır. Gerçekten bu buluşma ile bahar olur, o günden beri Hıdırellez uyanışın bayramı olur.
Hıdırellez deyince hepimizin aklına aynı şey gelir: Kutlama. Ama herkes farklı kutlar bu günü. Kimimiz ateş yakıp üç kere üstünden atlarız ve her defasında dilek dileriz. Kimimiz dileklerimizi bir kağıda yazar 5 Mayıs gecesinde gül ağacının altına gömeriz, ertesi sabah da gömdüğümüz kağıdı alır suya atarız ki dileklerimiz su hızıyla kabul olsun. Piknikte salıncağa bineriz çünkü günahlarımızın atılacağına inanırız. 40 otu kaynatıp suyuyla banyo yaparız. Paramızı çoğaltsın diye karınca toprağını cüzdanlarımızda taşırız…
Benim çevremdeki Hıdırellez ise bambaşka. Soruyorum Ayşe teyzeye: “Ayşe teyze eskiden Hıdırellez nasıl kutlanırdı?” Anlatıyor Ayşe Teyzem:“ Eskiden iki kişi görevlendirilirdi. Bu iki kişi civardaki evleri kapı kapı dolaşır, herkesten un, yağ, soğan, şeker, domates, ne bulduysa toplardı. Toplanılan yiyeceklerle yemekler yapılır , tüm halk yeşillik , açık bir alanda toplanır , hep birlikte yemekler yenirdi. En meşhur yiyeceği de helvaydı bu günün. Yemekten sonra oyunlar oynanır, salıncağa binilir, karşılıklı maniler söylenip eğlenilirdi…”
Evet baharın, sıcak günlerin, bolluğun, bereketin, iyiliğin, güzelliğin hatta umudun habercisidir Hıdırellez. Kutlama şeklimiz farklıdır ama niyetlerimiz hep aynıdır.
Umudumuz daim, şansımız bol, güzel günlerimiz çok olsun.
Zülfiye ArıParayı astım dala,
Yar sordum sağa sola,
Yarın Hıdırellezdir,
Dostlar mübarek ola.
zulfiyeari@lisan-iask.com
Mayıs 2013