Mehmet Akif Ersoy

 

      “Asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek,
İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek.”

Kimdi bu Asım? Niye yazdı Akif bu şiiri?Ve biz neden seçtik bu şiiri?
Akif diyorum çünkü o bizim Akif; diğer şairler gibi soy adını yada sanını söylemeye gerek yok.Çünkü o bizden biri içimizden.Atalarımızla yaşamamış diğer aydın tayfası gibi yüksekten bakmamış!Peki neydi  Akif’i farklı kılan işte bunun cevabını bulmak için bu büyük şairin hayatına bakmak lazım.

Mehmet Akif aralık 1873 yılında İstanbul’un Fatih semtinde dünyaya gelmiştir.4 yıl 4 ay  4 günlük iken mahalle mektebine başlamış.Daha sonra sırasıyla iptidai,merkez rüştiyesi,mülkiye mektebinin hazırlık kısmını bitirip yüksek kısmında okurken babası vefat ettiği için daha kısa sürede okulu bitirmek ve ailesine yardımcı olmak için mülkiye baytar mektebine geçmiş.Buradan birincilikle mezun olmuş.

Akif daha okurken şiir yazmaya başlamış ve ilk şiirini 1892 yılında yazmıştır.Bu şiirinin ismi “Destur” dur.Akif bir süre başka düşünürlerin etkisinde kalmıştır  ve ilk şiirlerini onların etkisinde vermiştir.Daha sonra bir süre şiir yazmamıştır.Bu sıralarda bu etkiden kurtulup kendi özgün yolunu belirlediğini görüyoruz.Akif daha çok şiirlerinde yaşanmış hikayeleri anlatmıştır.Yani şiirlerindeki insanlar hep gerçek hayattandır. Belkide Akif’i farklı kılan, Akif’i bizim Akif yapan en büyük etkende budur.Sanat sanat için değil sanat insan içindir diyebildiği ve bunu şiirlerinde yansıttığı için bizden birisidir.Yazdığı şiirlerdeki kişilere örnek vermek gerekirse Seyfi Baba şiirinde ki kişi Akif’in arkadaşı Dülger Hasan Dededir. Köse İmam şiirindeki köse imamda Akif’in babasının talebesi ve Akif’in arkadaşı olan Ali Şevki Hocadır.Bu gibi pek çok örnek verilebilir.O yeri geldiğinde görevde olduğu için katılamadığı Çanakkale savaşı için o atmosferi görmeden ama hissederek Çanakkale şehitlerine adlı şiirini yazmıştır.İşte burada hayalini kurduğu istediği Türk gençliğini Asım diye adlandırarak onları bir kez daha yüceltmiştir.Bu büyük şairin yurdu için duyduğu aşk ve şevk ona şuana kadar bir şairin vatanı için yazabileceği en büyük şiiri de yazdırmıştır yani İSTiKLAL MARŞI’nı evet o bizim aynı zamanda milli şairimizdir.Yeni bir devlet kurulurken onun en önemli parçalarından birisi olmuştur; Akif belki de bu ülkenin manevi kurucusudur.
Akif kişilik olarak da eşsiz bir insandı.Sözüne sadık, yalan söylemeyen,nükte yapmayı seven,iyi bir aile babası ve iyi birde eştir. Akif’in anılarından birkaç örnek vererek onu daha iyi tanıyabiliriz sanırım.
Bir gün  arkadaşıyla anlaşmışlar arkadaşının evinde yemek yiyeceklermiş.O günde hava fırtınalı ve çok yağmurlu olduğundan yürüyerek gelemeyeceğini düşünerek arkadaşı gitmiş iskelede beklemiş ilk vapurdan inmeyince de dönüp bir komşusuna gitmiş 2. Vapurun gelmesini orada beklemiş ama o sırada Akif arkadaşını evine gitmiş bakmış arkadaşı yok evin hizmetçisine “selam söyle” deyip o havada geri dönmüş.İşte bu büyük şair bu kadarda sözüne sadıkmış.

Görev yaptığı sırada arkadaşlarından birinin haksız yere memuriyetine son verilmesi üzerine  Akif yirmi seneden beri çalıştığı ve tek geçim kaynağı olan işinden ayrılmıştır.İşte bu kadarda haksızlığa karşıydı.

Ne kadar vefalı olduğunu da şu anısından anlıyoruz Akif’i;Mehmet Cemal Kuntay’ın bir hatırası;

İşinden istifa ettikten sonra kirada oturduğu evine bir cuma günü gittim.Beş çocuğunun yanında dört çocuk daha vardı.
“Bunlar kim?”dedim.
“Çocuklarım.”dedi.
“Bir hafta içinde fazladan dört çocuk sahibi olmakta bir gariplik var.” dedim.Sonra anlattı; Baytar mektebinde bir arkadaşıyla anlaşmışlar. Kim evvel ölürse,sağ kalan ölenin çocuklarına bakacakmış. Arkadaşı vefat etmiş.Akif Beyde bu sözleşmenin hükmünü yerine getirmiş. Halbuki o zaman Akif Bey’in beş parası yoktu,üstelik beş de çocuğu vardı.(Akif bu çocukları hem yetiştirmiş hem de evlendirmiştir.) işte bu kadar da vefalıydı.
Biz bu büyük şaire o zaman bile sahip çıkamamışız Akif  çok sevdiği şehrinden İstanbul’dan ayrılıp Mısır’a yerleşmiştir. Bir süre Mısırda kalıp oradaki bir üniversitede dersler vermiştir. Ömrünün son zamanlarına doğru tekrar İstanbul’a gelip burada vefat etmiştir.Vefatından sonra cenazesi bir törenle taşınması gereken milli şairimizin bırakın milli bir törenle taşınmasını devlet erkanından hiç kimse cenazesine dahi gelmemiştir.Gerekte yoktur zaten zamanın üniversite öğrencileri onu hak ettiği değeri vermiş ve şuanda ebedi istirahate çekildiği Edirnekapı Mezarlığına kadar omuzlarında taşımıştır.Ve bir üniversite öğrencisinin orada söylediği “Ey Çanakkale Şehitleri!Sizi terennüm eden Akif’imiz şimdi sizin misafirinizdir. Ona iyi bakınız.” İşte bu sözler orada bulunan herkesi gözyaşlarına boğmuştur.
Burada bir konuya daha değinmek istiyorum.Şuana kadar Türkiye’de en çok satan şiir kitabının sahibi olan bir şaire o kadar vefalıyız ki! Kitap satan yerlerde (buradan büyük mağazaları kastediyorum) Mehmet Akif’i anlatan anca bir ya da iki eser onları da bulmak gerçekten zor.

 Umut Işıklı-Zülfiye Arı

Ocak 2013

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir