Abdurrahim-Karakoç

Abdürrahim Karakoç

Toplumun, kültürün, edebiyatın her çağda altın evlatları olduğu gibi aslında onlardan daha da kıymetli olan lakin cevheri kendisinde gizli ve mücevherlerin çıkış noktasını oluşturan mihenk taşları da vardır.

Abdürrahim Karakoç son asırda Türk toplumunun halkla bütünleştiği taşranın bir kenarından tüm merkezlere hitap edebilen mihenk taşlarından birisidir. Dedesi, babası ve kardeşlerinin de şair olması onu çok genç yaşlarda iki kitap hacminde şiir yazmaya zorlayacak ancak üstatlığın gerektiği gibi kendine yeterli görmeyecekti. Nitekim Necip Fazıl Kısakürek, Maraş’a uğradığı vakitte daha genç yaşlarda Anadolu’nun hissiyatını kendi sinesine dolduran Abdürrahim Karakoç’a birkaç tavsiye de bulunur. Abdürrahim Karakoç bu tavsiyeyi sükûnetle dinledikten sonra Üstat Necip Fazıl’a “efendim söyledikleriniz sizin tarzınız ve şiir anlayışınız, bu benim tarzım ve şiir anlayışım bu şekilde azmaya devam edeceğim” der. Üstat Necip Fazıl anladı ki be genç bir asır Anadolu’nun yüreği olacaktı.

Herkesin dilden dile söylediği modern Türkü’nün besteleri niteliğinde ki şiirlerinin en bariz örneği Mihriban adlı şiiridir. Bu şiirle üstat aşkın tanımını, tarifini değil bizzat kendisini anlatmıştır. Bu şiirini de türkü olarak en çok Şükriye Tutkun hanımın sesinden dinlemeyi severmiş. Abdürrahim Karakoç şiirlerini şüphesiz sadece aşk konusu değil, insan odaklı toplumsal meseleleri özellikle hiciv tarzında halkın şikâyetlerini siyasi mercilere ileterek toplumsal olaylara sessiz kalmaz her daim mazlumun, ezilenin ve haklının yanında yer alan tavırlar ortaya koyardı. Bu yüzden kendi aleyhine otuz üstü dava açılmış ve bütün davalarında avukat kullanmadan kendini savunmuş, hiçbir davadan da ceza almamıştır. Millet sevdalısı şairin şu mısraları da kendi yaşantısının adeta bir simgesi niteliğindedir:

 

Ben milletime adamışım kendimi,

Bir doğrunun imanı, bir eğriyi düzeltir,

Zulüm Azrail olsa hep hakkı tutacağım,

Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.

 

Ne yazık ki millet olarak onun kıymetini ve asli değerini ona geç verdik, ömrünün son zamanlarında kıymetinin ve değerinin milletçe anlaşılması onun için bir anlam ifade etmezdi zaten böyle bir beklentisi de olmamıştır, yalnız bir millet kendi mihenk taşlarının kıymetini bilmezse o toplumdan mücevherler beklemesin.

Ömrüne 12 şiir kitabı sığdıran sanatın, edebiyatın ve insanlığın üstadı mekanın cennet olsun…

 

Fatih Mehmet Tanyolu
mfatihtanyolu@lisaniask.com
Eylül 2013

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir