Afganistan - Mezarı Şerif - Mehrengis Uzgun

Afganistan İslam Cumhuriyeti Orta Asya’da yer alan ve denize sınırı olmayan bir ülkedir. Komşuları; Doğu ve güneyde Pakistan, batıda İran, kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan, doğuda Çindir. Yüz ölçümü 652.864km² yani yaklaşık Fransa kadar olan Afganistan’ın nüfusu, 2014 sayımına göre 32 milyondur. Halkın %99’u Müslüman’dır. Resmî dili Darice ve Peştuca’dır. 34 il ve 398 ilçeye sahip olan Afganistan’ın başkenti Kabil, nüfus bakımından ülkenin en kalabalık şehridir. Diğer önemli kentler batıda Herat, güneyde Kandahar ve kuzeyde Mezar-ı Şerif’tir.

 

Bugünkü Afganistan coğrafyasının, eski medeniyetlerden etkilendiği, toplum yapısının bu etkileşim ve işgaller sonucu farklı etnik kökene sahip olduğu söylenebilir. Aria ve Güney Türkistan bölgesi olan, bugünkü Afganistan coğrafyası Yunan, Çin, Mısır, Hint ve İslam medeniyetlerinden etkilenmiştir.

 

Afganistan geçmiş tarihte “Ariyana” ve “Horasan” isimleri ile isimlendirilmiştir. Bilim insanları Afganistan’ı, tarihî gelişimi ve coğrafi konumu itibarıyla “stratejik yol”, “imparatorlukların geçiş yolu”, “ipek yolu kavşağı”, “dünyanın damı”, “Hindistan kapısı”, “İslam dünyasının doğu kapısı”, “kesişme noktası”, “medeniyetler kavşağı”, “dünya ticaret merkezi” ve “Asya’nın kalbi” şeklinde tanımlamaktadırlar. Afganistan birçok medeniyetin evi ve uğrak noktası olmuştur.

 

Afganistan’da yaşayan halklar Peştun, Tacik, Özbek, Türkmen, Hazara, Aymak ve birçok küçük etnik topluluklardan oluşmaktadır. Tacikler, en çok kuzey bölgesinde ikâmet etmekte olup eski yerleşim alanları da Afganistan’ın dağlık bölgeleri olmuştur. Özbekler ve Türkmenler Afganistan’ın kuzey illerinde meskûn olup Özbekçe ve Türkmence konuşmaktadırlar.

 

Coğrafi açıdan Afganistan, genellikle engebeli bir araziye sahiptir. Ülkenin doğusundan içlerine uzanan ve Himalaya Dağlarının bir uzantısı olan Hindukuş Dağları, güneyindeki Çağay Dağları ve kuzeydeki Pamir Dağları ülkenin başlıca yükseltileridir. Hindukuş Dağlarının en zirve noktası olan Nowşak Tepesi, 7492 m yüksekliği ile ülkenin en yüksek noktasıdır. Ülkenin güneybatısı ve batısı dağlık değildir. Amu Derya, Helmend, Farahrud, Murgab ve Harirud ise başlıca nehirleridir.

 

Afganistan’ın 4. büyük kenti olan Mezar-ı Şerif aynı zamanda Belh ilinin yönetim merkezidir. Mevlana’nın anavatanı olan ve tarihi, asırlara dayanan Belh’e “Madar-e Şahrha” yani “Şehirlerin Anası” adını vermişlerdi ve o dönemin önde gelen bilim merkezlerinden biriydi.

 

Mezar-ı Şerif’in en önemli özelliği, Hz. Ali’nin (r.a) şehrin merkezinde bulunan ihtişamlı türbesini içinde barındırmasıdır. Şehre en büyük değeri Hz. Ali’nin türbesi kazandırıyor bundan dolayı şehrin adına “Şerefli Mezar” denilmiştir.

 

Sultan Hüseyin Baykara tarafından yapılan türbe birçok bölümden oluşuyor: mescit, türbe odası, kütüphane ve müze. Çok büyük bir alan içerisinde iç ve dış duvarlar dâhil tüm kubbe yemyeşil çinilerle bezelidir. Türbe sandukası demir parmaklıklarla çevrilip yeşil örtülerle donatılmıştır.

 

Yaygın bir rivayete göre Hz. Ali’nin yakınları, düşmanlarının sağlığında yapamadığı saygısızlığı cesedine yapabilir düşüncesi ile halifenin naaşını Irak’ın Necef şehrinden kaçırmaya karar verirler. Bir gece Hz. Ali’nin mezarını gizlice açarlar, naaşı beyaz bir deveye yükleyerek kendilerinin de bilmediği bir yere doğru yolculuğa çıkarlar. Naaşı taşıyan deve, gücünün yettiği yere kadar gidecek, bitkin düşüp çöktüğü yerde de Hz. Ali’nin yeni mezarı yapılacak ve bu mezardan kimsenin haberi olmayacaktır. Bu şekilde de sonsuza kadar Hz. Ali’nin mezarının yeri korunmuş olacaktır. Devenin peşinden günlerce, haftalarca giderler, çöller ve dağları aşarlar. Yorgunluktan takati kalmayan deve artık durur ve yere çöker. Hz. Ali’nin naaşı devenin üzerinden indirilerek devenin çöktüğü yere gömülür.

 

Bu topraklara hâkim olan Özbek sultanları da türbenin etrafına gömülmeye başlanır. Zamanla türbenin bulunduğu yerleşim yeri büyür ve genişler, nüfus gittikçe artar ve bir kent hâline gelir. Dinî kimliğinin yanında siyasi bir hüviyete sahip olan şehir, kutsal bir yer olarak algılanır. Halk buraya Mezar-ı Şerif ismini verir. Hz. Ali’nin mezarının yeri ile ilgili olarak başka tartışmalar olduğu da biliniyor. Yine Hz. Ali’nin mezarı olarak Irak’ın Necef şehrindeki İmam Ali Mescidi (İmam Ali Cami) de gösteriliyor.[2]

 

Tüm bu farklılıklarıyla ve güzellikleriyle Afganistan, görülmeye değer yerler arasındadır.

[2] İhsan Ziyayi, Cihan Haber Ajansı, http://www.cihan.com.tr/news/Mezar-i-Serif-ve-Hz-Ali-nin-turbesi-Ozel-_0229-CHMTQ5MDIyOS80

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir