2167cbc72d337bae5f120b46dd95ec36

DÜNYANIN AYAĞINA VURULMUŞ BİR PRANGA: İNSAN

 

Kalıbımızın adamı olmayı başaramıyoruz bir türlü. Çok konuşuyoruz ve ettiğimiz kelamın nereye ulaşacağını kestirmeyi akıl edemiyoruz.

Düşünme ve empati kurma yetilerimizi kullanmaktan aciz, garabet timsali bireyler olmayı tercih ediyoruz. Odunlukta çağ atlayıp nezakette ise çağ kapamayı kahramanlık sayıyoruz. Hassasiyet ve ince düşünme kavramlarını bir çuvala basıp içini fikirsizliklerimizle ördüğümüz bir kuyuya atıyoruz. Bunu yaparken hiç zorlanmıyoruz ve hatta çoğu kez hınzırca bir keyif alıyoruz. Saygı ve hoşgörü hasletlerinin ise çoktan miadını doldurduğunu düşünüp onları tecrit ediyoruz. Aman gözün açık olsun; boş ver senin işin yürüsün, gerisi önemli değil; senin keyfin yerinde oh ne ala gerisinin canı cehenneme; bana dokumasın da ne hâli varsa görsün… İşte bizim gerçeklerimiz bunlar!

Yeri geldiğinde kendimizle gurur duyup eşimizin ve benzerimizin olmadığını sinsi bir gururla dile getirmekten çekinmediğimiz biz, bunlardan ibaretiz! Hayvanlar alemi de dâhil dünyada bizim gibi gafil, karanlık kalpli başka varlık yok. Somut olarak var olup kullanmayı hiçbir zaman düşünmediğimiz beynimizle kendimizi yaratılanların halifesi görsek de gerçekte kibrin ve cehaletin neferleriyiz. İyi hasletlerin kalpten geldiğini düşünürsek ve bizim bunlardan mahrum olduğumuz alenen ortada ise kalbimizin ve vicdanımızın olduğunu nasıl iddia edebiliriz? Durumun vahameti bu kadar ortada iken galiba başımızı ellerimizin arasına alıp alemdeki yerimizi tekrar tayin etmenin zamanının çoktan geldiğini görürüz. Eğer bu sorgulamayı yapmamaya devam edersek yaşam sırtımıza vurulmuş bir yük olmaya devam edecek.

Gece yarısı son ses müzik dinleyen fikirsiz komşu, kaldırıma kusarcasına tüküren pislik abidesi yaratık, çöpü ulu orta yere atan bir rezalet-i mahlukat, kuyrukta kaynak yapmayı iş edinmiş ahmak, ürettiği ürünlere insan sağılığına zararlı her türlü katkı maddesini katan sahtekar, terazisini bilerek bozan üçkâğıtçı esnaf, havaya ateş açıp masum bir insanın canını alan maganda, devletin malını deniz görüp sömüren yarım akıllı hırsız bozuntusu, kullandığı tuvaleti kendi pisliğine bulayıp temizlemeden hiçbir şey olmamış gibi çekip giden kepaze mahluk…

Öküz ve tren meselesine dönen bu iş değişmez ise bütün bunlar gün be gün artarak hayatımızın gerçekleri olmaya devam edecek. Öyle sanıyorum ki neme lazımcılığın ipi kendi boğazlarımıza sarılıncaya kadar da bu böyle sürüp gidecek.

 

 

 

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir