Ahmet Haşim’i kısaca tanımlamak istersek onu gecelerin şairi olarak adlandırmamız lazım aslında. Çünkü o gündüzleri dışarı çıkmayı sevmeyen çoğunlukla geceleri görünen bir insandır. Zaten şiirlerinden de bunu anlarız. Şiirlerinde çoğunlukla karamsarlık ve ölüm gibi konuları ele alır. Tabi ki farklı konulara da değinir..
Ahmet Haşim’in çocukluğundan bahsedelim biraz. Bağdat’ta doğmuş ve on iki yaşına kadarda orada yaşamıştır. Bu yüzden ilk öğrendiği dil Arapçadır. Bağdat’ta on iki yılı geçmiştir daha sonra annesinin vefatı üzerine babasıyla birlikte İstanbul’a gelmiştir. Burada Galatasaray Lisesi’ne yatılı olarak gitmiştir. Belki de Ahmet Haşim’in bu kadar büyük bir şair olmasında buradaki edebiyat hocasının Tevfik Fikret olması büyük bir etkendir. Burada eğitimini tamamladıktan sonra memuriyet hayatına başlamıştır. Bir yandan da hukuk fakültesine devam etmiştir. Fakat tayini İzmir’e çıkınca hukuk fakültesini bırakıp Fransızca öğretmenliği yapmak için İzmir’e gitmiştir. Bazı gazetelerde köşe yazarlığı yapmıştır.
Şiirlerini kaleme almaya başladığı zaman ise lise yıllarıdır. İlk şiirinde Tevfik Fikret’in etkileri görülür ama gene de bir sanatsal yönü vardır bu şiirin. Bu şiirin adı ise Hayal-i Aşkım’dır.
Ahmet Haşim , Yahya Kemal Beyatlı’dan sonra Türk edebiyatının ikinci şiir kanadını kurar. Yahya Kemal’in ulusçu ve toplumsal şiirlerine karşılık Haşim’in şiirleri daha dar bir çevreyi kapsar ama daha derindir şiirleri.
Ahmet Haşim’in özellikleri gelecek olursak geçimsiz bir insandır Haşim. İnsanlarla arası iyi değildir yani, kendini çirkin gördüğü için huysuzdur biraz. Bu evlilik yaşantısına da yansımıştır. Bu yüzden sadece iki ay evli kalmıştır. Lakin boşanmamıştır eşinden ayrı yaşamıştır. Buna rağmen evlilik macerası aramaya devam etmiştir. Yani başka kişilerle evlenmeye de kalkmıştır. Hatta bir evlilik macerası şu şekildedir;
Bir gün sevdiği kızın evine gider ahbaplarıyla. Kız annesinin yanında oturmaktadır ve çok heveslidir evlenmek için Fakat Haşim eve adım atar atmaz pişman olur, evden çıktıktan sonra arkadaşlarına dönerek “Gördüm. Kızın kırk yaşında, annesine tıpkı benzeyip nasıl olacağını gördüm. Ben istemem o kızı der.”
Hayatının son günlerinde yatağında yatarken, uzun süredir tanıdığı ve Almanya’ya gittiğinde “Yanımda olmayışın beni harap ediyor.” Diyerek mektup yazdığı kadınla, ölmeden üç hafta önce evlenmiştir.
Ölmeden önce arasının bozuk olduğu edebiyat dünyasıyla da barışmış ve 4 Haziran 1933’te hayata gözlerini yummuştur. Öldüğü zaman Eyüp mezarlığına defnedilmiştir.
Ahmet Haşim’in en önemli şiirlerinden merdiven;
MERDİVEN
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak…
Sular sarardı… yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta…
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta…
[one_half first]
Umut Işıklı umutisikli@lisan-iask.com[/one_half]
[one_half]
Zülfiye Arı zufiyeari@lisan-iask.com[/one_half]
Nisan 2013