Gencin Arayışı-Fatih Mehmet Tanyolu

GENCİN ARAYIŞI

 

Delikanlıydı, delikanlıydı ama delilikle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktu; içine kapanık, kendi aleminde bir gençti. Zaruri olmayan konuşmalardan kendini men ederdi, ara sıra içerlenir; “Ne oluyor bana?”diye söylenirdi ama bir sırdaş, bir gönüldaş ve bir ben bulamazdı kendine. Sorularını ertelerdi kafasının en ucra köşelerine,  günün birinde belki kurtulacağı umuduyla.

Öğrenmişti hayatı, güçlü ile yoksul arasında sallanan hayatı, hani herkesin “Bir defa geleceğiz.” dediği hayatı. Ona göre parası olan güçlü olmasa da insanoğlu, ezelden güçlünün tanımını paraya inşa etmişti.

Akranlarının öve öve bitiremediği filmlerden, gezilerden, yemeklerden, sohbetlerden  bir haz alamazdı çünkü dünyasında insandan başka yaratılmış bir zirve istemiyordu. Bir meslek, bir necip, bir unvan da edinememişti. Velev ki isimlerin başlarına konan birkaç harflik unvanların, kıyafetlerdeki apoletlerin, insanlığın önüne geçtiğinin de farkındaydı. İnsanın yeryüzünde aradığını o, gökyüzünde ararcasına yüksek bir tepeye çıkıp “Bir zamanlar yoktan var olan insan mı dünyaya sahipleniyor yoksa dünya mı insana?” sorusunu sorardı kendine.

Etrafında olup bitenlere anlam veremiyordu. Ölümün yaşamaktan daha kesin olduğuna emin olan insanların nedendi yaratılış acziyetini gizleme derdi? Bir başkasına üstünlük kurmak için sağa sola yalpalanmalar, olduğu gibi görünmeyenler, göründüğü gibi olmayanlar… Bir sonraki ana emin olmadığımız yaşam için akıtılan göz yaşları, fikirler, uygulamalar; bedhbaht olmuş zihnini kahrediyordu.

Kendisinin sahte maskelerle dolu bir panayırda olduğunun bilincindeydi. Sahte gülüşleri, sahte latifeleri pekala kavraması kolay oluyordu, kandırmıyordu insanların sahte neşesi. Herkes gülen çocuk severdi ama o ağlayan çocukları daha içten bulurdu. Yeryüzünde ilk samimi göz yaşını çocuklardan görmüştü. Çocukların masumane oyunlarını, büyükler diye dolaşanların ciddi işlerine tercih ederdi.

Çocuk, demişken her çocuk masumken neden büyüyünce bir maske takma ihtiyacı hissediyordu acaba? Kendisi de bir maskeye büründü de haberi mi yoktu? Görünmez bir el mi vardı da insanlara belli bir yaştan sonra kendi istediği maskeyi takıyordu?

Sorular, gece kaldırımda yürüyen bir insanın çıkardığı ses gibi her daim zihnini kurcalarken akşam, aile misafirliğine hazır olmalıydı. Yine klişe sözlerle başlayan ve son bulan bir maskeli baloya çağrılmıştı.

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir