Duymaz mısın, Ey Bülbül ahımı?
Nerde, asude gönlümün salkımı?
Belirmez mi, çehremde bir asuman?
Nedendir, kime bu feryadı figan?
Gönül, kendi gönlüne yaslanır,
İnsan dediğin edeple aklanır,
Fedakârlık, angarya sanılır,
Sevmek, yardan, canandan alınır,
Söyle bülbül benden gayrı olanı,
Nifak eder, toprak, hava, su, insan…
Değiştirelim yazılan bu alnı,
Bense dinleyeyim seni perişan,
Mefkûre ne sende başlar, ne bende,
İzmihlal dediğin kutsal nişane,
Toplumun elinde birkaç kepaze,
Huzr-u ilahin akseder kalbimize.
İnsan, hayat dediği bu çıkmazda,
Hayatın ne önünde, ne arkasında,
Yeislerle dolu dipsiz çukurda,
Dolanır bir zamanda, bir mezarda.
Gel bülbül uzaklaşalım buradan,
Hayat denilen kahpe zan’ından,
Geçelim kol kola apak kırlardan,
Bekleyelim bir teselli Rahman’dan.
Fatih Mehmet Tanyolu mfatihtanyolu@lisan-iask.comHaziran 2013