İnsan bazen kafasını duvarlara sürtüp kıvılcım çıkartmak istiyor. Gün içerisinde öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, “pes” ve “şoke” kelimeleri manasını yitiriyor.
Brezilya dizilerini özlediğimiz günler oluyor. Entrikalar, yalan dolanlar, bukalemunlar…
-Bukalemun mu?
-Evet, bukalemunlar. Bukalemun karakterli insanlar… Karakterini bulunduğu zemine uyarlayanlar…
Biz “Servet-i Fünun”culardan değiliz. Yiyelim içelim, kam alalım dünyadan demiyoruz. Günlük olaylarda ruhumuzda derin çizikler atıyor. Ancak biz “Kahvehane Başbakanlarından” değiliz. Atıp tutmayı, attıkça kendimizi yemlemeyi tercih etmiyoruz. Neysek oyuz.
Son zamanlarda bir prensip edinme çabası içindeyim, başkalarını yargılamamak, onlar hakkında subjektif yorumlar yapmamak üzerine, o yüzden ben neysem o’yum. Yani bir çaycı..
Gelin çaylarımızı tazeleyerek Lisan-ı Aşk okuyalım. Ruhumuz dingin sularda biraz soluklansın…