Bazen terk edilirsin…
Tuhaftır ama,
o terk ederken seni de götürür…
Ve bunu bir tek sen bilirsin..
O bunu yaşarken sen daha çok seversin…
Sevdikçe özlersin…
İçin içini yer…
İçine alır çıkmazlar..
Her şeyin de olmaya başlar…
Yediğin yemekte, yürüdüğün yolda, izlediğin filmde, dinlediğin müziklerde…
En çokta aldığın nefeste…
Görme arzusuyla her gün geçtiği yollardan geçersin…
Belki duyar diye gecenin sessizliğini bozarsın ismiyle…
Fısıldarsın her rüzgara,
adını, sevgisini, özlemini…
Parça parça kaybedersin bedenini,
her yağmur yağışında…
Yorulursun…
Her gece uyuyamamaktan,
onu düşünmekten,
onun olmaktan…
Her gece ruhunu ona teslim eder,
sabah geri gelmesi için pazarlık yaparsın tanrıyla…
Yaşamın iliklerine işlemiş ihaneti ile yüzleşir…
Savaşlar verirsin akrep ve yelkovanla…
Her seferinde kaybeder yüreğinin parçalanışını izlemekle cezalandırılırsın…
Sonu yoktur bilirsin…
Ama sevmek bu değil midir zaten der,
acı içinde kıvranışlarını saklarsın insanlardan…
Kimse bilsin, dokunsun istemezsin yaralarına…
Mabet yaparsın onu..
Gizli mabedin olur…
TAPARSIN…