Aylak bir adamdım ben seni severken…
Hayata dair korkularımı, gelecek kaygılarımı,
yalnızlıklarımı avutuyordum seninle…
Sesini her bahşettiğinde, tutunuyordum hayata…
Bir anlam yüklemeden, kimliksiz, sıfatsız,
Adsız kuruyorduk cümlelerimizi biliyordum…
Ziyanı yoktu mutluydum yinede…
İsminin olmadığı bir yeryüzünde yaşamaktan iyiydi…
Sonra bir bıçak gibi keskin kayboldun hayatımdan…
Anadan doğma yalnızlığımla kalakaldım…
Teselliler ya da ucuz umutlar yükleyemiyordum bu defa…
Çünkü bu kez farklı gitmiştin…
Her zamankinden sessiz, her zamankinden uzun ve
Her zamankinden kalıcıydı bu sefer ki gidişin, anladım…
Öyle bir gittin ki kadehimi gidişine bile kaldıramadım…
Bağıra bağıra uzaklaşıyordun…
Veda cümleleri kuruyordun yıllardır…
Ben duymadım, görmedim, söyleyemedim…
Ne hakkım vardı ne haddim…
Sevmemiştin…
Cemrelerin yeryüzüne düştüğü mevsim bende senden ayrı düştüm…
Dile düştüm, başka bir şehre düştüm en son gönlünden düştüm…
Ahmet Kırdaşahmetkirdas@lisan-iask.com Haziran 2013