FEDAKARLIK ve ANLAYIŞSIZLIK

Önceliklerimiz… Hani şu bizden başka herkese gidip bir türlü bize doğru dönmeyen okun ucu. İnsanlar neden sadece kendilerini suçlamak için ilk sıraya koyuyor kendini anlayamıyorum, anlayamıyorum. Ama bunu yapmaktan da kendimi alıkoyamıyorum. Hayatımız baş döndüren bir şekilde ilerlerken ve ömür dediğimiz mesele bu kadar kısayken neden başkaları için yaşamak? Bu toplumun biz kadınlara empoze ettiği adını da fedakarlık diye süslediği bir kandırmacadan başka bir şey değil.

Kadın fedakardır hem çalışır hem evine bakar, hem para kazanır hem yemek yapar, bebeği varsa ona ömrünü adar ve zaman içinde yok olur gider. Peki, ne için? Kuru kuruya, her yemekten sonra bile değil, ara sıra ağızdan çıkan alışkanlık haline gelmiş bir teşekkür için mi yoksa ritüelleşmiş iyi ki varsın seni seviyorum kelamı için mi? Bunca sorumluluğu omzumuza atıp kaçıyorlar mı? Yoksa biz yüzyıllardır içimizde eksik kalan takdir edilme duygusuyla, sevilme beklentisiyle mi hayatımızı başkalarının ellerine olduğu gibi teslim ediyoruz?

Cevaplanması gereken öyle çok soru var ki hangisinden başlarsak başlayalım yetişemeyiz evrenin son gününe kadar. Onca görevden sorumluluktan paçasını kurtarıp kendine on dakika ayıramayan kadın; hayatının merkezindeki kişikişiler için gerekirse dünyayı durdurup o zaman dilimini yaratabilir! Öyleyse neden kendinden bu kadar vazgeçmiştir anlamak zor zanaat.

Erkeklerin sevgi ifadeleri bu kadar kıt mı yoksa yetersiz mi kalıyor ki kadınlar her işe koşup yetişen her ihtiyaç duyulduğunda süper kahramana dönüşen bireyler olabiliyor? Büyürken terbiyesiz yaramaz çocuk olmaktan, hanım kızlar gibi olamamaktan korkup çekinerek ve tüm erkek kardeşlerin arasında bende varım diyebilmek için başaramayacağı hiçbir iş yok kadınların. Neden sınav da kazananların çoğunlukları, iş yerlerinde artmaya başlayan kadın nüfusları gözlerini korkutuyor maskülen dünyanın?  Ya da neden artık renk değiştiriyor feminenleşmeye başlıyor medeniyet yularları? Bükemediği eli mi öpmek istiyor , ama onu bile kendi egosuna yenilmeden yapamadığı için adına nezaket diyor erkek dünyası? Velhasıl kelam kadın bunların hiç birini haybeye yapmıyor. Değer görmek istiyor sevilmek istiyor. Hani o dünyanın en zor sorusu olan “ kadınlar ne ister ?“ var ya, söyleyeyim. Kadınlar “senin benim için yaptığın her şey benim için önemli; senin pişirdiğin pilav, bana yakıştırdığın kazak mükemmel olmasa da ben olduğum için yapmanı seviyorum” denmesini duymak istiyor. Ve bir kadın varı yoğu tüm yüreği ve var olan benliğiyle sırf onun için bir aşk şarkısı söyleyin diye cefanızı çekiyor. Kadın aşık olmak için aşkla donatılmak için emrinize amade oluyor.

Aşk, hani şu iki kişiyle saadet olan… Sadece rakamla değil yürekle iki kişi olduğunda bir anlam taşıyan… Birbirini tüketerek değil birbirini zenginleştirerek güçlendiren… Fedakarlık işi değil bu! Çünkü fedakarlık karşılıksız olur, aşk karşılıklı olursa anlam bulur. Yoksa adı aşktan ziyade katlanılmaz bir acı olur.

Rabia Harmancı
rabiaharmanci@lisan-iask.com
Şubat 2013

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir