Vücutlarımızı bir film karesine sığdıramadık çoğumuz… O karede yer yoktu bizlere… Duygularımıza yer yoktu, farklılığımıza, baş kaldırışımıza… Çünkü hepiniz aynı olsun istediniz… Bir benzeriniz sizi mutlu edecekti… Giyimiyle düşüncesiyle ayrı olmak size göre adı konulmaz bir acıydı… Eğer sizden biri olursak, ağzınızdan çıkacak iki üç süslü püslü kelimeyle onurlandırılacaktık… Yok, eğer meydan okursak size ve hayata işte o zaman ahlaksızlığın en büyük dilimi bizim olacaktı… O lanetli dilleriniz de yargılanacaktık… Sizin istediğiniz gibi giyinip sizin istediğiniz gibi konuşup ve gülme desibelimizi sizin istediğiniz seviyede ayarlamamız konusunda ısrarcı oldunuz… Ve bizler ne kadar o bayat cümleyi kursakta inanmadık aslında elalemden bana ne fikrine… Çevreye öyle gözüktük… Yaramız erken kabuk bağlasın diye kandırdık kendimizi bazılarımız… Bu cümlelerim kız, erkek, genç, yaşlı fark etmez kim hayatını istediği gibi yönlendiremiyorsa alsın bu tümceleri o süslü püslü hayatın başucuna koysun…
Kızgınım dayatmalara… İnsanların hayatlarını dilediği gibi yaşayamamalarına… Hepsine birer ad taktınız… Bazılarına emo gençliği dediniz, bazılarına eş cinsel, bazılarına berduş, bazılarına serseri… Bu sıfatları giydirirken üzerilerine göz ardı etiniz mutluluklarını aynı zamanda umutlarını… Suskun ve sürekli onaylayıcı bir gençlik istediniz… Bazıları buna boyun eğdi bıraktı kaderlerini sizin ellerinize, bazıları da isyan bayrağını çekti ve kaderine inat kendi istediği köşeden döndü yaşamına… Eksili artılı yönlerini düşünmüyorum ben… Benim istediğim yargılamadan yaşanmalı… Saçından, renginden, kıyafetinden, dilinden, coğrafyasından seçilmemeli iyimi kötümü olduğu…
O halde soruyorum şimdi ben… Ağzında ıslık, elinde tespih, beyninde kalıplaşmış yasaklar, özgürlük ve hakkın ne olduğunu bilmeyen biri mi olmak isterdiniz… Yoksa bütün herkesin ön yargı tabularını kaldırdığı, bireyleri cinsiyet olarak değil insan olarak değerlendiren sadece bu hayata yaşamak için gelindiğinin bilincinde olup, özgürce yaşayan bir insan olmak mı?
Karar sizin…