Fertler, toplumları toplumlar, kültürleri kültürler, medeniyeti oluşturur. İnsanlık tarihi boyunca sayısız kültürler mevcut iken medeniyet ise daima aynıdır ve bulunduğu zaman dilimi nispetince kendini o zamana en iyi entegre eden medeniyet, muasır yani asrın medeniyeti kimliğini kazanır.
Batı medeniyeti Eski Roma ve Doğu Roma(Bizans) medeniyetlerinin kaynaşması ile meydana gelmiş ve medeniyetin çakıl taşlarını Anglosakson kültürü Slav kültürü ve 21. asır da uzak doğu kültürünü de içine alarak bunun en güzel örneği ise Japon milleti teşkil eder, bu şekilde çemberini genişleterek milletleri kendi tarafına çevirmiştir. Medeniyetlerde elbette etkileşim kaçınılmazdır ve bunun olması toplum refahı bakımından faydalıdır, mamafih bu etkileşim münevverlerin doğrultusunda ve gerekli müesseseler bakımından olduğu müddetçe faydalıdır ne yazık ki garp medeniyetine gözlerimizi açtığımız 18.yy ve vücudumuzun bir bedeni konumuna getirdiğimiz son asır itibariyle medeniyetin üretken formatıyla değil, tüketen formatı ile müşkül olunca iki farklı medeniyet arasında çatışan ve bir gözü doğuya bir gözü batıya bakan nesiller üreten bir millet konumuna mevzilendik.
Türk kültürünü de içinde barındıran şark medeniyeti dediğimiz medeniyet kimi zaman İslam medeniyeti olarak karşımıza çıksa da her daim geleneklere bağlı kalınması, kendini güncelleyerek zamanın halk hareketlerini ve teknolojik gelişmelerini bu geleneklerden medet beklercesine çözüm arayışlarında bulunulmadığı için bunun noksanlığını farklı medeniyetlerde bulmaya çaba gösterdik. Mimari alanda gösterdiğimiz başarıyı müzikte, enstrümanlarda gösteremedik ıtri gibi insanları ya az yetiştirdik ya da önem vermedik yine bunun gibi eğitim alanında köy medrese usulünü, kent medrese usulüne göre nizam edemeyince batı medeniyetinin telkin etmiş olduğu eğitim sistemini almak zorunda kalarak iki farklı eğitim müessesi ve iki ayrı halk zümresinin temellerinin atılmasına vesile olduk, askeri alanda teknolojik gelişmelerde geriye düştüğümüz zamanlarda biz batının teknolojisini kendimize tatbik ederken, bunun yanında komutayı batılı subaylara emanet ederek medeniyet içerisinde kültürler çatışmasının körüklenmesine neden olduk.
Özellikle Tanzimat ile ivme yakalayan batılılaşma halk zümresinin gözünü kör ederek devlet ve idare alanlarına da yansımıştır halk artık batı gibi giyinmek batı gibi sadece tüketen konum haline gelmek batının beslendiği materyalist köhne zihniyetin ezen ve ezilen sınıfların oluşmasını, hayranlıkla üretmek diye kabul etmek isteği ve bunlar gibi örnekleri sebebiyle Batı medeniyeti esareti altında doğulu konumuna geldik.
Medeniyetler masumdur; yıllarca birbirleriyle savaşan Avrupa devletleri, Dünya karşısına Avrupa medeniyeti olarak birlikte çıkarlar. Medeniyetler arası etkileşimi doğru bir şekilde kavrayamazsak kültürümüzü ve onunla beraber toplumumuzun milli ve içtimai mevcudiyetini zedelemiş hatta yok etmeye kadar tehlikeli boyuta getirebiliriz bugün Afrika medeniyetinde olduğu gibi ve son asrın maskesi yırtılmadan şark medeniyetini bir nostalji hükmünde mahkum etme boyutuna getirmeden bunun önünü frenlemeliyiz.