İnancın çoğunluğa karşı zaferidir: Kanije
Dillerden düşmeyecek destanın adıdır: Kanije
Ve tozlu raflar ardında unutulan şanlı bir destandır: Kanije
Ne savaşlar vardır. Kılıç darbeleri gönülden kopar gelir. Ne ordular vardır ölüme aşıktır.Büyük komutan Halid Bin Velid der ki
‘’ –Sizin, hayat ve şarabı sevdiğiniz kadar, ölümü seven bir orduyla size geldim’’
Bu gün sizlere böyle bir ordunun aşkından bahsedeceğim…
Çetin savaşlar sonucu Kanije kalesi alınmıştı. Avusturya bunu bir türlü hazmedemedi. Paparadan yardım istedi. Bunun sonucunda büyük Hıristiyan ordusu Arşidük Ferdinand kumandasında Kanije önlerine geldiler.
Kale Tiryaki Hasan Paşa komutasında 10 bin kadar piyade, süvari ve 150 kadar top ile korunuyordu. Hıristiyan ordusu ile 100 bin kadar olduğu tahmin ediliyordu.
Arşidük Ferdinand, kaledeki kuvveti anlamak için 10 bin kadar keşif ordusu gönderdi. Askerin yaklaştığını gören Tiryaki Hasan Paşa hemen askerlerini topladı
-Bu gelen düşmanın keşif birliğidir. Ne kadar yakına gelirse gelsin asla top atışı yapılmasın. Düşmanın azığına bakıp sakın ola dışarı çıkmayın dedi.
Keşif ordusu çekine çekine kaleye yaklaştı. Gün boyu karşılıklı tüfek atışları ile geçti. Ferdinand kaleyi bu kadar yaklaştıkları halde kaleden top atılmamasına hayret etti. Ertesi gün bu sefer iki misli askerle hücum etti. Yine top atışı ile karşılaşmadı. Bunun üzerine kısa bir görüşme yaptı.
-Kumandanlar anlaşılıyor ki bu kalede top yok. Kaleye top koyacak zaman bulamamışlar. O halde yarın genel hücuma geçeceğiz. Top olmayan bir kaleyi ele geçirmek zor değildir.
9 Eylül 1601 tarihi Hıristiyan birliği genel hücuma geçti. Korkusuzca kaleye yaklaşıyorlardı. Hıristiyan birliği top mesafesine girmişti. Hasan Paşa hala topçulara ateş emri vermemişti. Biraz daha yaklaştıktan sonra Hasan Paşa bağırdı
-Şimdi bre yiğitlerim. Ateşşşşş
100 kadar Osmanlı topu aynı anda patladı. Gülleler Hıristiyan ordusunun üzerine yağdı. Binlerce asker öldü. Ne olduğunu anlamayan Ferdinand şaşkınlık içinde bağırdı:
-Geri çekilin hemen
Korku içinde alel acele Kanije suyunun ötesine kadar çekildiler. Kuşatma gittikçe uzuyor, kale içinde erzak ve barut azalıyordu. Bunu düşmana fark ettirmek istemeyen Hasan Paşa şehit düşen askerlerin cebine mektup yazıp aşağıya atıyordu. Hıristiyan nöbetçiler mektubu bulunca hemen Ferdinand’a ilettiler. Ferdinand hemen mektubu okudu.
-Devletlü! Zigetvar’a gelmişsiniz. Hoş geldiniz. İlk olarak gönderdiğiniz yeniçerilerle, yüz kantar barut, yüz kantar kurşun ve yüz kantar peksimet düşmanın haberi olmadan kale içine alındı. Elimizde bulunan erzak ile birleşince bir yıl kadar bize yeter. Şuan elimde 40.000 bin kahraman askerim var. Siz hiç zahmet edip buraya gelmeyiniz.15 000 kadar fedai yiğit gönderiniz kafi.Burada Macar Beyleri bizim dostumuzdur.Her gece kalemizi gelip giderler.30.000 kadar Macar askeri ile de şöyle anlaştık.Pazar günü biz içeriden , onlar dışarıdan Avusturyalılara karşı bir hücum gerçekleştireceğiz.Bu sırada 15.000 fedaide gelmiş olursa düşmanı tamamen çembere almış oluruz.
Ferdinand bunu okurken çileden çıktı. Ferdinand hücuma cesaret edemiyordu. Ferdinand’ın Macarlara güveni kalmamış ve Macarlar ordudan kaçmaya başlamıştı. Ordu içinde sadrazamın büyük bir ordu ile gelmekte olduğu haberi yayılmıştı. Kalenin de düşmesine birkaç gün kalmış ve kalede sadece 2 000 asker vardı. Ne erzak kalmıştı ne de barut. Asker hem aç hem de bitkindi.
Nihayet Allah Kanije yiğitlerine yardım etti.18 Kasım 1601 bir gecesi birden hava bozdu. Sağnak halinde yağmurlar birbirini takip etti. Her taraf bataklık haline geldi. Daha sonra gelen soğukla el ayak tutmaz oldu. Artık kalede erzak ve barut tükenmişti. Hasan Paşa askerlerini topladı ve:
-Yiğitlerim..Bu gece hücum zamanıdır. Allah Teala kafirlerin elini kolunu bağladı şimdi bizde nefeslerini keseceğiz. Çekin kılıçlarınızı ve beninle gelin.
Tiryaki Hasan Paşa kılıcını çekti ve bağırdı
-Yaradan aşkına tekbir
Askerler müthiş bir aşk ile
-Allah-u Ekber
-Resul-ü Ekrem aşkına tekbir
-Allah-u Ekber
-Şehitlerim, gazilerin aşkına tekbir
-Allah-u Ekber
-Hücum bre yiğitlerim. Başımız kalmazsa, şanımız kalır.
Tekbirlerle düşman üzerine giden 2.000 yiğidi on binlerce sanan düşman korku içinde sağa sola kaçışmaya başlamıştı. Kimse kimseyi duymuyor herkes canının derdine düşmüştü. Sabah olduğu vakit 50.000 bin düşman ölmüştü. Ferdinand ilk önce kaçanlar arasında yerini almıştı.
Bu destansı zaferi öğrenen Üçüncü Mehmed Han, Tiryaki Hasan Paşa’yı vezirlik rütbesi verdi.