Susuzluğumuzdan ileri gelir ruhumuz.Gün ışığının sütunlarına hapsolmuş kaçışımız ölümün elinden. Masum gülüşlerin ardında kalan bir kalp… Düşsek kanatlarımızın açılacağına inanıyoruz saf düşüncelerimizle. Derinlerinde gözlerin, adına basitçe aşk denilen olguyu ararken,kayboluveriyoruz sayfaların ücra köşelerinde. Hakimiyeti kalemin eline veriyoruz.Mutlu olmanın ne demek olduğunu anlayabilmek için tükettiğimiz her dakikada mutlu olabildiğimizin farkına varmadan doyumsuzluğumuza yenik düşerek kaçıyoruz benliğimizden. Otursak pencerenin kenarına, açsak sonuna kadar perdeyi ve baksak yukarılara aslında kavrayacağız mutlu olduğumuzu. Yitirilen her yelkovana inat masanın başında kendimizi en büyük varlığımızı koyar gibi iteceğiz ellerimizle kaybetsek bile süregelen eli.Kazananın elinde yeniden doğacağız.Sadece uzanacağız çimlerin üzerine.Gözlerimize güneş girecek ve elimize geçen ilk papatyayı koparıp başlayacağız saymaya. Seviyor,sevmiyor,seviyor,sevmiyor…Sevdiğini bile bile neden hala riske atılıyoruz ? İhtimali yarıya düşürmek de niye ?
Baştan yaşayalım o zaman.
Sadece uzanacağız çimlerin üzerine.Gözlerimize güneş girecek ve biz elimize geçen ilk papatyayı koparıp saymaya başlayacağız.
Seviyor,seviyor,seviyor,seviyor…
Aybike Şahinaybikesahin@lisan-iask.com
Mayıs 2013
Selma Eskioğlu
bir insanın kendi kendini telkin etmesi kendini kendini ayakta tutması bitmeyen umudu, sonra ondan güç alması vardır ya hani. bu doğal anlatımda direk kendimi o duyguların içinde buldum. Bazı şeyleri aklıma geldikçe tekrar okurum bu da onlardan olacak…emeğine yüreğine sağlık